Yıllardır içimde olan, bir çok amatör projeyi internetten bulup incelediğim ve hep niyetlenmeme karşılık bir türlü cesaret edip başlayamadığım köy fırını projesine 2016 Eylül ayında (biraz da gaza gelerek) başlama kararı aldım. Kararı alırken can dostum Nazım Yılmaz'ın "beraber yapalım başarırsak bir sonrakini de bizim bahçeye yaparız" gazı da etkili olmadı değil.
Fırını yapacağımız yer İstanbul'da yaşadığımız yere 2,5 saatlik bir mesafede olduğundan çalışmalarımıza havanın ve işlerimizin izin verdiği hafta sonları devam edebilecek olmamız da birazcık endişe yaratmadı değil. Ya sıkılırsak, ya yetişmezse, ya bozulursa vs. düşünceler arasında başladık projeye.
Fırının üst (kubbe) tarafında kullanacağım eski tuğlaları 1,5 sene önce yıkılan bir köy evinin enkazından toplamıştık zaten. Yaklaşık 800-900 adet eski tuğlayı temizleyerek bu projenin başlamasına kadar bahçenin bir köşesinde tutmuştum.
Öncelikle yeri için karar vermek gerekiyordu. Oturma alanına yakın ama çok da ayak altı olmayacak, çevredeki ağaçlara zarar vermeyecek bir yer olarak, mevcutta yaşlı bir asma ağacının sarıldığı (çok da verim alınamayan bu ağacın pisliğinden de kurtulmak için ) ve fırın bittiğinde var olan profillerin üzerini kapatarak çatı işini de çözebileceğimiz çardak altını seçtik.
Elimizde var olan, eskiden yapılan kümes, müştemilat vs. lerden arta kalmış delikli tuğlaları ana platform için kullanma kararı aldık. Ve başladık çalışmaya.
Gün 1 - (14 Eylül 2016): Fırının iç kullanım alanının 120 cm. olmasına karar verdik. 20 cm tuğla genişliğini her iki tarafa ilave edip biraz da çalışma ve sıva payını hesaplayınca 180X180 kare bir platforma ihtiyacımız olduğu çıktı ortaya. Buna göre delikli tuğlalardan alt platformun havuzunu örmeye başladık.
85-90 cm.ye ulaştığımızda hem elimizdeki malzemenin bitmesi hem de yüksekliğin yeterli gelmesi nedeni ile havuzu tamamladık. Ve kurumaya bıraktık. (Arka solda görünen küçük yer de barbekü alanı olarak tasarlandı).
Not: Fırının altında boşluk bırakmamamızın nedeni ısı kaybını en aza indirmekti. Daha önceden amatör olarak fırın yapanların internette paylaştığı bu bilgiyi önemseyerek biz de dolgulu olarak alt platformu yaptık.
Gün 2 (16 Eylül 2016) : Havuz harçları tamamen kuruyunca içine bahçedeki taş, kaya parçaları, molozlar ve kum ile doldurduk. Kumun alttaki moloz ve taşların arasına tamamen oturması için ara ara sulayarak çökmesi sağlandı ve çöktükçe tekrar kum ilave ettik. Havuzun üst kısmına 10.cm. kalana kadar bu doldurma işlemi devam etti.
Gün 3 (01 Ekim 2016) : Uzun zamandır biriktirdiğimiz şişeler, cam parçaları güvenli şekilde kırılarak havuzun üstüne tabaka olarak yayıldı, bunun üzerine yine çok dikkatli bir şekilde yaklaşık 100 kg. kaya tuzu sıkıştırılarak serildi. En üst kısama da Şamot adı verilen ve fırın yapımında kullanılan (kiremit tozu ve toprak karışımı) bir malzemeden 25 kg. serdik ve elimize aldığımız tuğlalar ile döverek hem teraziledik hem de sıkışmasını sağladık.
Alt zeminimiz artık hazırdı. Bu arada bu malzemeler doldurulduktan sonra fırının platform dolgusu ile duvar yüksekliği neredeyse aynı yüksekliğe ulaşmıştı. 120 cm lik fırının ölçüsünü platform üzerine yerleştireceğimiz yere çizerek tanesini 3,50 TL den aldığımız 60 adet yeni 20X10X5 cm lik ateş tuğlalarını döşeyeceğimiz fırın tabanının yerini belirledik. İlk projemizde 100 cm çap hesapladığımızdan 60 adet birkaç tane az geldi ama kenar köşede kalan yerleri ve fırın ağzına denk gelecek alanı eski tuğlalar ile tamamladık.
Ateş tuğlalarını terazileyerek birbirine kilitlenecek şekilde çapraz olarak dolgunun üzerine döşedik. Bunları döşerken hiç harç vs. bağlayıcı malzeme kullanmadık.
Tuğlalar döşendikten sonra platformun üstüne - fırın iç kaplamasından arta kalan etrafına dökeceğimiz beton için kalıp hazırlıklarına başladık. Kalıbın yüksekliğini yine terazileyerek zemin tuğlalarının yüksekliğine göre ayarladık ve kalıbı çaktık.
Dikkatli bir şekilde, zemin tuğlalarına tam temas edip kilitleyecek hassasiyetle, hazırladığımız beton harcını kalıbın içine doldurduk ve mala yardımı ile düzelttik ve kurumaya bıraktık.
Not: Betonun çatlamaması için ara ara sulanması gerekiyordu ama malzemenin altında tuz olması nedeni ile bu işin çok dikkatli yapılması gerekli.
Gün 4 (15 Ekim 2016) : Artık betonumuz tamamen kurudu ve işin en heyecanlı kısmına geçmek için hazırdık. Kalıplar söküldü ve fırının nasıl oturacağına dair bir fikir vermesi için ilk önce tek sıra halinde tuğlalarımızı yerleştirdik, ağız genişliğini ve bacanın yükseleceği yeri belirledik.
Kubbenin muntazam olması için 60 cm. yarıçapında 12 adet çeyrek daire şeklinde kesilmiş straforu fırının alt döşemesinin üzerine kalıp olarak kullanmak üzere yerleştirdik. Planımız ilk üç sıra tuğlayı düz örüp ondan sonraki sıralarda kubbe eğimini vermekti. Bu arada her sıra yükseldiğimizde strafor platformun içine kum dolduracak ve kalıbın dayanıklılığını artıracaktık.
Tuğlaları örerken beton çimento karışımı kullanmak yerine, geleneksel olarak fırın yapımında kullanılan ve fırını yaptığımız bölgenin yakınında bulunan bir toprağı kullanmaya karar verdik. Eski insanlar bu malzemeyi bilirken, gençlerin yerinden bile habersiz olması doğadan nasıl koptuğumuzu da gösterdi bize. Çok koyu renkli ve suyla ve basınçla temas edince sertleşen ve taşlaşan bu malzeme para ile satın alınabilen bir şey olmadığından iş başa düştü. Küçük bir römorkla birlikte gidip, doğanın bize sunduğu bu armağanı kazma kürekle yüklemek, boşaltmak ve elemek de bize düştü.
İlk sıra örüldüğünde strafor aralarına dolduracağımız kumun, topraktan elde ettiğimiz dolgu malzemesi harca yapışacağını ve fırını hizmete soktuğumuzda bu kumların düşme ihtimali bulunduğunu anlayarak straforların etrafını streç film ile bir kaç kat olmak üzere sağlamca sardık ve üst kısımdan bıraktığımız boşluklardan kumu doldurmaya karar verdik.
Toprak almak için harcanan zaman, projenin uygulanması konusunda kararsızlıklar vs nedeni ile kaybettiğimiz süre nedeni ile çalışmamız hava kararınca dahi devam etti. Bacayı önden yapmaya karar verdiğimiz için 4 adet 9 luk demiri 6. sıranın üstüne ağız kısmına yerleştirdik. 2 adet demir önde, arada 1 tuğla genişliği (10 cm.) baca boşluğu ve 2 adet demir kubbe tarafında olmak üzere bacanın yükseleceği platformu oluşturduk. Bu arada fırınımız faalite geçtiğinde asarak bir şeyler pişirebiliriz düşüncesi ile 6.sıra tuğladan sonra 1 adet 9 luk demiri yere paralel şekilde kalıbı delerek yerleştirdik.
4.günün sonunda (saat 22:30) fırınımızın kubbesi neredeyse tamamlanmış ve bacamız ortaya çıkmıştı.
5. Gün (16 Ekim 2016) : Fırınımızın kubbesini en son kilit taşını da koyarak kapattık. ( Bu arada içi kum dolu streç filme sarılı straforlar fırının içinde kaldı ve kubbeye destek olmaya devam etti. Elimizdeki toprak harcımızla fırınımızın üstünü sıvamaya da başladık.
Şimdi sıra bacanın yükseltilmesine geldi. Bacanın 5. sırasından sonra toprak harç yerine hem daha çabuk kuruması hem de uygulamasının kolay olması nedeni ile çimento karışımlı harçla devam etmeye karar verdik ama baca içinin sıvasını yine geleneksel toprak harçla ve el yordamı ile yaptık.
5. gün ortalarında fırınımız artık tüm haşmeti ile ortaya çıkmaya başladı. Şimdi ağız kısmına biraz estetik katmak için kemer yapılacaktı.
Kemerde kılavuz olarak ve dayanıklılığı artıkmak için kullanılmak üzere 2 adet kullanılmış 8 lik inşaat demirini el yordamı ile şekilllendirdik ve tuğlaların arasına yerleştirerek sağlamlaştırdık. Bunun üzerine tuğlalarımızı kemer şeklinde harçla yerleştirdik.
5. gün sonunda kemer de bittiğinde %100 kusursuz olmasa da güzel bir görüntü elde etmiştik.
6. Gün (22.10.2016) : Fırın bacamızı biraz daha yükselterek üzerine inşaat malzemesi satan yerlerden bulunabilen hazır baca platformu da yerleştirdik. Artık fırın inşaatı tamamlandı.
7.Gün (30 Ekim 2016) : Artık fırınımızın içindeki kumu ve kalıp olarak kullandığımız straforları çıkarma zamanı gelmişti. Bu işi oğlum Ömer seve seve üstlendi. :)
Fırını alıştırmak için bir kaç çalı çırpı ve gazete kağıdını fırının içinde yaktık. Bacamız muhteşem çekiş gücü ile testi başarı ile geçti. Çok az malzeme ile oldukça yüksek bir ısı elde ettik. Bu arada fırının içine yerleştirdiğimiz demiri krom yapmadığımız için biraz pişman olduk aslında. Tam alevlerin üzerinde yüksek ısıya maruz kalacağı için dayanıklılığı konusunda biraz endişelerimiz var.
Başından sonuna kadar tüm aşamalarda bize yardım eden Ömer de ateş testine onayını bu pozuyla verdi.
Ve Ömer fırın için bir de tabela hazırladı. Deniz kenarından bulduğumuz ağaç parçasının üzerine çivi ile oyarak ismini (MUTLULUK EKMEK) yazdığımız tabelamızı, yine bahçenin kuru dallarından kestiğimiz ayak üzerine çaktık ve bahçe girişine yerleştirdik.
Şimdi pastırma sıcaklarını bekliyoruz hep birlikte, fırınımızda lezzetli şeyler pişirebilmek için.
Not: Fırın ile birlikte eş zamanlı yaptığımız barbekü projemizi de başka bir yazıda anlattım.
Ahmet Bey,
YanıtlaSilDidaktik üslubunuz ve detaycı yaklaşımınız, bu esere ne kadar önem verdiğinizi gösteriyor.Tavsiyem bu çalışmayı Youtube'da da video olarak paylaşmanız.Çalışmalarınızı zevkle takip edeceğiz. Başarılar.
İlker P.
Teşekkürler İlker Bey. :) Tavsiyelerini dikkate alacağım.
Sil